GOLAN TEPELERİ KUDÜS OLMASIN
GOLAN TEPELERİ KUDÜS OLMASIN
NİL’DEN FIRAT’A…
Bizim devlet adamlarımızın genellikle siyaseti kürsülerden yapmak gibi bir alışkanlı vardır. Kürsülerde konuşulanın kürsülerde kaldığı için yazımızın başlığını “Golan tepeleri Kudüs olmasın!” koyduk. Malum ABD’nin İsrail’in başkentini Kudüs’e taşıması olayını imzalaması ve tanıması unutuldu gitti. Bu gün kimse Doğu Kudüs’ten veya Kudüs’ün durumundan bahsetmiyor. Hâlbuki Filistin, Kudüs ve Golan Tepeleri Nil’den Fırat’a hayalinin küçük birer parçasıdır sadece!
Golan Tepelerini ilhak eden İsrail’in ABD tarafından tanındığına dair karar çıkarması sırasında İsrail’in Gazze şeridindeki insanları bombalaması İslam dünyasında, Türkiye’de ve Dünyada ne gibi bir etki meydana getirdi, küçük serzenişlerin yanında?
Kudüs sorunu çözüldü mü? İsrail Başkentini yeniden Telaviv’e taşıdı mı? Sahi Afrin, Mümbiç ne oldu? Hani “Bir gece ansızın gelebiliriz.” diyorduk; bir yere giden var mı? 23 bin tır silahın nereye ve gittiğini veya depo edildiğini biliyor muyuz?
GERÇEĞE ODAKLANMAK!
Kudüs’ü ve daha bilemediğimiz neleri basiretsizlikleri sebebiyle İsrail terör devletine teslim edenler, gerçek beka meselesine odaklanacakları yerde Türkiye’nin içinde belediye seçimlerini beka meselesine çevirmekle meşguller. Sözüm ona içimizdeki hainleri temizlemek için uğraşıyorlar. Hukuken Suriye’nin toprakları içinde fakat 1967 den bu yana işgal altındaki Golan tepelerinin gayrimeşru İsrail toprağı yapılmasına seyirci kaldılar ya da öyle görünüyor.
Elbette birileri Dış İşleri bakanının ve bir kısım devlet erkânının kürsülerden itirazlarını hatırlatacaklardır. Bu hareketler milletin, İslam ülkelerindeki insanların gazını almaktan öte bir çaba olamaz. Yapılacak işlem ne pahasına olursa olsun uluslararası siyaset alanında çalışma yapmak, BM, Türk İslam dünyasını harekete geçirmek; dünyanın bu haksız işgalin karşısında durmasını temin etmektir.
Bizim devlet adamlarımız siyaseti ve itirazlarını genellikle kürsülerden;”Ey…” diyerek yaptıkları için Ülkenin ve Devletin sesi sınırlarımızın dışına çıkmıyor. Kimsede bu iç politika gereğidir diye dikkate almıyor olmalı!?
GOLAN TEPELERİ NEDEN ÖNEMLİ?
Tabi olarak; 1200 KM2 olan adı üstünde tepelerin yerlerin önemi nedir ve Türkiye bu konuda neden siyaset geliştirmelidir veya "Suriye ile ilişkilerimizde zaten kötü ve Suriye’nin işgal edilmemiş toprağı mı kalmış?” diyebilirler.
Golan Tepelerinin önemi öncelikle bir milletin toprağının Dünyanın iki haydut devleti tarafından gasp edilerek bir diğerine peşkeş çekilmesi; hem uluslararası hukuka aykırıdır hem de mazlum bir milletin esaretine göz yummaktır.
İkinci olarak da Golan tepeleri, bizim tapulu toprağımızdır. Tıpkı Süleyman Şah Türbesi gibi. Yani Golan tepeleri, öz ve has Türk milletinin malıdır. O bölgede Aydın bölgesinin göçer Türkleri-Yörükleri ikamet etmekte, yaşamaktadır. 2009 yılında Suriye ziyaretinde bizzat gördüğüm; en az 20 bin Türk bölgeden göç ettirilerek tıpkı Filistin halkının zorla Gazze şeridine hapsedilerek esaret altına alındığı gibi bölgeye yakın bir yerde zor şartlarda sürgün hayatı yaşamaktadır.
ÜLKEMİZİN HUDUTLARI…
Türkiye’nin hudutları dünyanın neresinde bir Türk ve Müslüman varsa oradan başlar. Öyleyse Osmanlı'nın mülkü olan toprakların bu gün İsrail’e peşkeş çekilmesine Türkiye’nin seyirci kalması düşünülemez, düşünülmemeli.
Oy endişesi ile ülke içinde sanki siyasi harp yaparak ülkenin insanlarını ötekileştirmek yerine, tek bir yumruk gibi akıllı ve bilimsel siyaset yapılarak bizim olanlara sahip çıkılmalı ve birilerinin gasbına engel olmalıyız. Evet, bu gün biz Suriye ile sorunlar yaşıyor olabiliriz. Lakin, yarın bu sorunlarımızı çözer, iki kardeş ülke insanı kucaklaşırız. Dün yaptık bugünde, yarında yapabiliriz. Hani Derler ya; “Kardeş kardeşin başında kan görene kadar.” diye!
Nitekim 3,5 milyon Suriyelinin Türkiye’de bulunması bunun ispatı değil mi? Bölgemizdeki kardeş ülkeler bizim varlık nedenimiz, biz de o kardeşlerimizin varlık nedeniyiz. Türkiye'nin Anadolu’dan ibaret olduğunu sanmak ancak bu milleti tanımamaktır.
Yemen’in Başkenti Sana'da, Afrika’nın en ucundaki 400 bin nüfuslu küçük ülkede, balkanların en ucunda yaşayan Müslüman Türkün yaşadığı son yerde bizim sınırımızdır. Çünkü biz o yerlere atalarımızın, şehitlerimizin mezarlarını bırakarak Anadolu’ya gelmişiz. Onları dün olduğu gibi bu günde korumak en tabi görevimizdir.
İŞ EHLİNE!
Ne Kudüs, ne Golan, ne Halep asla bizim olmaktan çıkmayacak, biz de bizim olanları korumaktan vazgeçmeyeceğiz, geçmemeliyiz. Kudüs, Filistin, Golan, Doğu Türkistan, Hocalı, Kerkük, Musul, Telafer ve daha sayamadığımız ata yurtlarımız, ata topraklarımız bizden ilgi ve sevgi bekliyor.
İç meselelerimiz kardeşlik ve vatan sevgisi ile halledilebilir, halledilmelidir. Bir ve beraber olduğumuzda akıllı ve milli politikalarla ekonomik sorunları çözmek hiçte zor değil! “Akıl için yol bir.” Varlarınızı bir tarafa yazarsınız, yoklarınızı, eksiklerinizi yazarsınız sorunda ortaya çıkar, çözümde! Yeter ki samimi olalım, yeter ki kardeş olmasını bilelim.
Asıl hazır olmamız gereken milletimizin milli his, inanç, duygu ve kültürüne uygun milli politikalar üreterek içte ve dışta gerçek siyaset yapmaktır. İşi ehline vermektir. Sizin aşamadığınız dağları birileri aklıyla, yüreğiyle, tecrübesiyle aşar. Yeter ki işi ehline verelim. O gün sorunların fevkalade çözüldüğünü görür ve şaşarsınız. Yeter ki isteyelim, samimi olalım.
Mustafa Göktekin
Yorumlar
Yorum Gönder